20 Ocak 2018 Cumartesi

KAÇ DİL?

Geçenlerde bir aile dostumuz yeni eşiyle bize oturmaya geldi. Beyefendi Eşme’den yılların komşuluğu yaptığımız bir ağabeyimiz, eşi hastalanıp da doktorlar çok yaşamaz deyince hemen arayışa girip şimdiki eşi hanımefendiyle görüşmeye başlamış, eşinin ölümünden birkaç ay sonra da evlendiler. Ben pek hoşlanmam beyefendiden ama geliyoruz deyince de gelme denmez, mecburen açtık kapıları.
Bayan pek hoş, naif bir Kırgız hanım… Türkiye’de ikinci evliliği imiş. Pek de güzel konuşuyor dilimizi. Bazı kaymalar falan oluyor ama genelde birbirimizi gayet iyi anladık. Ben mutfakta ikram tabaklarını hazırlarken Ejderha ile sohbet etmişler. Derslerden, gelecek planlarından falan bahsederken bizimkinin telefonu çalınca kadın şaşırmış. Çünkü zil sesi Kore gruplarından B.A.P adlı grubun son şarkısı Hands Up! Demek diyor hanımefendi doğu müziğini seviyorsun, o zaman bir de şunu dinle:
Dimash Kudaibergenov!!! Gesi bağları!!!! Dinle dinle bıkmıyoruz.
Bu arada bizim Afitap’ın  kayın validesi ile imtihanını canlı yayın izliyoruz. Sitemizde son trend pencereden camdan Kıvırcık’a:
“Tosunum!” diye avaz avaz bağırmak. Ondan esinlenen bazı site sakinleri de pencerelerden çocuklarına canhıraş feryatlarla eve gelmelerini, bakkala gitmelerini ya da ne bileyim kardeşine bakmalarını falan yırtınıyorlar. Sitenin geri kalanı bunları kâh uyarıyor, kâh tartışıyorlar ama ciyaklamalar kesilmiyor.
Balkız’ın annesi Kezo, Afitapla kayın validesini birkaç hanımı daha çaya davet etmiş, beni kusur bırakır mı, en son beni de bir emriyle kapısına dikiyor. Çaylar içilirken sohbet arasında Kezo,ortak bir konu bulabilmek için kadına hayvan bakıp bakmadığını soruyor ve bana muhteşem bir asist verdiğini bile bilmiyor.
“Lâfınızı bölüyorum ama bir şeyi merak ediyorum. Düve neye deniliyor, inek neye deniliyor? Aradaki fark ne?” Kadın tüm bilgiçliğiyle:
“Doğum yapmamış, danadan büyük dişi hayvana düve denir, süt vermez; doğum yapıp süt vermeye
başladı mı inek olur.”
“Hımmm, o zaman, tosunlar da büyüyünce öküz mü oluyor?” Kadın kıpkırmızı oluyor ve hop konu site seçimlerine geçiyor. Bana saldırırcasına:
“Ne o, İkram bey artık beceremiyor da yöneticiliği mi bırakıyor?”
“He teyze, o dediğinden.”
Birkaç gün sonra okulda aile birliği toplantısındayız. Toplantının ortasında içeri  peşinde Zaloğlu Rüsteml’le bir genç giriyor. Kanuni Süleyman genci tanıtıyor, okulumuzun halk dansları ekibini eğiten öğretmenmiş beş dili varmış… Başkanımız Erdem Bey atılıyor:

“Hele gel aç ağzını bakayım! Biz bir dili zor dolaştırıyoruz ağzımızda, sen beş dili nasıl dolaştırıyorsun?”

Yaşadığım deneyimlerden sonra hayatı ti’ye almayı alışkanlık haline getiren, öğrendiğimden beri okumayı, lisedeki edebiyat öğretmenimin telkinlerinden sonra yazmayı hayatımın bir parçası yapmayı görev edinmiş bir faniyim.
BENZER YAYINLAR

16 yorum:

  1. Yeni bir Abdülhak Hamit Tarhan. Aldülhak Hamit Tarhan Jr.

    Umarım ismi yanlış hatırlamadım :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım doğru hatırlıyorsun. Bizimkinin kendisi de ufarak bir şeydi, neredeyse cebine koyup götürebileceğin kadar:DDD

      Sil
  2. ovlan yıkmış geçirmiş ortalığı 23 yaşlarında... ilk defa duyuyorum tabii ki. :)
    bu pazar da bunu öğrendik. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Türki devletlerde tanınıyormuş, bizler yeni tanışıyoruz sesyle.

    YanıtlaSil
  4. :) Yaaaaaa, o ne güzel bir soru olmuş öyle... Hele bir de Erdem Bey'in sorusu valla skeç olur bunlardan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. He yaa!O feryatlarla yapılan gürültü kirliliğini önlemk için kafayı çalıştırmak gerekiyordu. Erdem bey daha lafını bitirmeden Kanuni Süleyman gülmekten sandalyesinden düşüyordu az daha:DDD

      Sil
  5. O kocanın, eşi boşuna erken ölmemiş garibim,kurtulmuş bu zalimin elinden.
    Düve mi ? Öküz mü ? çok iyi denk gelmiş.
    Canım benim,hazır cevaplığın o güzel zekanın ürünü biliyorsun değil mi.
    Öpüldünüz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karşılıklı birbirlerinin ömrünü yediler. Hazır cevaplık mı bilmiyorum ama hele son yıllarda aklıma gelen dilimden dökülüyor. Öpücükler benden:DDD

      Sil
  6. Ben de bu buzağı,düve,manda filan gibi şeyleri hala karıştırıyorum yaaaaa :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Köyde yaşamayanlar ya da ilgisi olmayanlar aradaki farkı pek anlamıyorlar.

      Sil
  7. ay ilk paragraftaki adamdan ben de hiç hoşlanmadım. ölmeden yeni eş bulmuş ha :) sondaki beş dil de efsane, gerçek olamayacak kadar komik valla :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hıyyh, o adamdan ne kadar hoşlanmıyorsam o kadar karşıma çıkıyor. Keçinin sevmediği ot hesabı. Erdem bey de az değil hani:))) Toplantılarda kahkaha eksik olmuyor:DDD

      Sil
  8. Beş dil esprisi beni benden aldı :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de koltuklarımızdan düşüyorduk gülerken:DDD

      Sil
  9. Eşi hastalanıp, çok yaşamaz denince arayışa girmek de değişikmiş. O nasıl bir kafa ola ki üzülmek yerine eş arayışına girebilmiş. Gerçi uzaktan görünenle içeride yaşanan çok farklı olabiliyor çok zaman. Yargılamamak lazım. Sadece dikkatimi çekti haliyle çok sık rastlamadığımdan olsa gerek.

    Bu arada iyisin di mi Calimero kardeş? E ben de iyiyim. İşte aylaaarca iş güç, ak gök koştururken bloğumu ve de blog arkadaşlarımı feci şekilde ihmal ettikten sonra, o gün bugündür deyip, sonunda dönüş çabalarıma başladım. :) Zahmet oldu biraz tabi :P, ama olsun, özlemişim. ;)

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gel gülüm, canım yeter ki gel... Yazdıklarınla hem ufkumuzu hem de gülme hissimizi besliyorsun. Gerçi Mevlana değilim ama gel evladım:D Eşi ölecek bile olsa hiç değilse toprağı kuruyaydı... Yargılamak istemem ama hoş değil yaptığı yine de.

      Sil